Külliye, camiiyle birlikte medrese, imaret, hamam, türbe, aş evi, kervansaray ve darüşşifa gibi bir çok yapıyı içine alan merkez demektir. Sultan II. Bayezid külleyişinde bunlardan biriydi. Burası bölgenin en önemli eğitim ve sosyal merkezi, hastanesiydi. Avrupa’da delilerin lanetli sayılıp yakıldığı bir dönemde burada akıl hastaları su sesi ve müzikle tedavi ediliyordu.
1488 yılında hizmete giren bu külliyenin medresesi döneminin temel tıp bilimlerinin öğretildiği bir üniversite konumundaydı, hastanesi ise bu öğrencilerin uygulama yaptıkları yerdi.
Edirne’nin Ruslar tarafından işgal edildiği Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında başlayan ve Balkan Savaşları ile zirveye ulaşan Edirne’nin kötü günleri, külliye gibi birçok yapının da sahipsiz kalmasına yol açmıştır. Cumhuriyet sonrası yaşanan ekonomik sıkıntılar ve kültürel mirasa gereken önemin verilmemesi nedeni ile yıkılıp yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan tarihimizin bu önemli yapıları, 1984 yılında Trakya Üniversitesi’ne devredilmiş ve bir restorasyon süreci sonrasında müze olarak açılmıştır.
Darüşşifa (Hastane), Tabhane (Misafir ve Dinlenme Evi), Tıp Medresesi , Camii, İmaret (Mutfak, yemekhane, depo, v.s), Köprü bölümleri günümüze ulaşmışken hamam, Değirmen ve su deposu, İlkokul, Mehterhane (Dönemin musiki konservatuarı), uvakkithane (Günün saatlerini, takvimi bildiren kuruluş) bölümleri ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamıştır.
Galeri
Resimlerin üzerine tıklayarak büyük hallerine ulaşabilirsiniz.
Sağlık Müzesi ve Külliye
Restorasyon ve Açılış: 1984